Yaşayan Türkçe

için


  • edat Amacıyla, gayesiyle.

    • Şirket, şişen stokları eritmek için ürün fiyatlarını düşürdü.
    • Sehiv secdesi, namazdaki bazı kusurları telafi etmek için yapılır.
    • Sahadaki iki takım da kupayı kazanmak için korakor mücadele etti.

  • edat Neden ve sonuç ilişkisi bildiren bir söz.


  • edat Dolayı, ötürü.

    • Geceleri bulanık gördüğüm için mümkün mertebe trafiğe çıkmıyorum.

  • edat Mahsus, özgü.

    • Ak akçe kara gün içindir. (Atasözü)

  • edat Kendi bakımından, kendince.

    • Sanatçı için yaratım süreci, sabır ve öz güven gerektirir.
    • Alışkın olmayan için yabanda bir başına hayatta kalabilmek hayli zor.
    • Öz yurtlarında yasaklı olan birçok aydın ve sanatçı için iltica, bir seçenek olarak görülüyor.

  • edat Hakkında, üzerine.


  • edat Nispeten, oranla.


  • edat Karşılık olarak, karşılığında.


  • edat Yoluna, uğruna.


  • edat Süre bildiren bir söz.


  • edat Ant, yemin vb. oluşturan bir söz.


127