Yaşayan Türkçe

gözetmek


  • fiil Himaye etmek, kollamak, korumak.

    • İstidatlılık, yeri geldiğinde bu potansiyeli kamu yararını gözetecek şekilde kullanmayı gerektirir.

  • fiil Göz önünde bulundurmak, ayrı tutmak.

    • Muhtar adayı, bilhassa esnafı gözeteceğine söz verip oy istedi.

  • fiil Uygun şartların oluşmasını beklemek, kollamak.


  • fiil Bir iş, süreç vb.nin gidişatına ilişkin bütün ayrıntıları değerlendirmek.


  • fiil Koruyarak başarısını sağlamak, kayırmak.


77