Yaşayan Türkçe

dönmek


  • fiil Belirli bir eksen üzerinde dairesel olarak hareket etmek.

    • Bazı dingil döner bazı teker. (Atasözü)
    • Engele takılıp dizi dönen rakibine yarışı bırakarak yardım eden atlet, dakikalarca alkışlandı.

  • fiil Gittiği yerden geri gelmek.

    • Rahmi, süpermarketten aldığı öteberiyi bir koşu eve bırakıp işine döndü.
    • Mesafe tayini için düşman mevzilerine sokulan tim, görevi başarıyla tamamlayıp salimen karargâha döndü.
    • Hayırlısı ile sağ selamet dönsün vatanına!

  • fiil Belirli bir yöne doğru hareketlenmek, yönelmek.


  • fiil Yön değiştirmek, sapmak.


  • fiil Bir şeyi andırır hâle gelmek, benzemek.

    • Cızıltıyla yanıp sönen neon lambasının zayıf ışığında, gözleri menekşe rengine dönüyordu.

  • fiil Derslerde başarılı olamayıp sınıfta kalmak.


  • fiil Farklı bir hâl almak, değişmek.

    • Bir iki damla kırmızı gıda boyasıyla kar beyaz krema tatlı bir pembeye döndü.

  • fiil Gezinmek, dolaşmak.


  • fiil Bedenini bir taraftan diğer tarafa çevirmek.


  • fiil Belirli bir düzen içinde yönetilmek, çekip çevrilmek.


  • fiil Yeniden gündeme getirmek, hatırlamak.


  • fiil Bırakılan bir iş, konu vb.ne kaldığı yerden devam etmek.


  • fiil Gizlilik içinde, hileyle yapılmak.


  • fiil din bilgisi İnanç veya düşünce değiştirmek.


  • fiil Meydana gelmek, gerçekleşmek, olmak.


65