fiil Bozmaya konu olmak.
fiil Yenilemeyecek hâle gelmek, ekşimek (yiyecek).
- Buzbolabını temizlerken etlikte unuttuğu kıymanın bozulduğu fark etti.
fiil Bozguna uğramak, dağılmak.
fiil Arızalanmak (taşıt).
- Bozulan aletlerin, tamirat için yurt dışına gönderildiği oluyor.
fiil Önemini, değerini yitirmek.
- Aman fincanlara dikkat edin, takım bozulursa teyzem beni fena haşlar!
fiil İçerlemek, kızmak.
- Her tartışmamızda zeytinyağı gibi üste çıkmıyor mu, ona bozuluyorum.
- Yine arsız arsız konuşuyordu Recep'in çırağı, yüz vermedim, bozuldu.
fiil Sağlığını kaybedip zayıflamak.