Yaşayan Türkçe

basmak


  • fiil Beden ağırlığını vererek ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak.

    • Ehliyet sınavında, fren yerine gaza basınca kaldırıma çıktı.

  • fiil Yürümeye başlamak, ayaklanmak.


  • fiil Bir şeyi kuvvet uygulayarak itmek veya sıkmak.

    • Acil durumlarda basılması gereken düğmeye öylesine basıp ortalığı patırtıya vermiş.
    • Bekçi, apartman zillerine basıp kaçan kerataları suçüstü yakaladı.
    • En sol şeritten tıngır mıngır giden tırı sağlarken kornaya uzun uzun bastı.

  • fiil Sıkıştırarak bir şeyin içine koymak.


  • fiil Bası işlemi yapmak, tabetmek.


  • fiil Bürümek, kaplamak.

    • Evini barkını, tırtılların ve solucanların bastığı ürpertici bir rüya gördü.

  • fiil Kalıp, ıstampa, mühür vb.ni kullanarak bir şey üzerinde iz bırakmak.


  • fiil Baskın yapmak.


  • fiil Belirli bir yaşa girmek.


  • fiil Duman, sis vb. çevreyi sarmak, çökmek.


  • fiil Basınç uygulayarak sıvı ve gazları itmek.


  • fiil Kuluçkaya yatmak (kümes hayvanı).


  • fiil Uygunsuz bir hâlde yakalamak.


  • fiil Üzüntü, utanç vb. duygular hissetmek.


84