Yaşayan Türkçe

ateş

Farsça


  • isim Yanıcı cisimlerin tutuşmasıyla açığa çıkan ısı ve ışık, od.

    • Ateş olmayan yerden duman çıkmaz. (Atasözü)
    • Ateşle barut bir yerde durmaz (olmaz). (Atasözü)
    • Ne çakmak var ne de kibrit, sopaları birbirine sürterek ateş yakacağız.

  • isim Tutuşmuş olan, yanan şey.


  • isim Bir şeyi pişirmek, ısıtmak için kullanılan yer veya araç.

    • Soğanı hafif ateşte öldürüp üzerine biraz baharat ekledi.

  • isim Top, tüfek, tabanca vb. silahlarla yapılan atış.

    • Sınıra yerleştirilen topçu bataryalarından açılan ateş, düşman mevzilerinde büyük tahribat yaptı.
    • Taarruza, mitralyöz ve topçu ateşiyle mukabele edildi.

  • isim Genellikle hastalık nedeniyle artan vücut sıcaklığı, kızdırma.

    • Bebeğin aniden ateşi çıkınca apar topar hastaneye koştular.

  • isim Kızgınlık, öfke.


  • isim İhtiras, tutku.

    • Modacılar bu defa, lacivertin asilliğiyle kırmızının ateşini harmanlamış.

  • isim Tehlike, bela.


  • isim Izdırap, elem.


69